Son yıllarda Türk savunma sanayisinde yerli ve milli çözümler, ülkenin askeri harcamalarının Gayri Safi Yurt İçi Hasıla'ya (GSYİH) hızla önemli bir düşüş sağladı.Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) sistemlerine göre, Türkiye, 2000'li yılların başında savunma harcamalarını artırma bölgesel ve küresel kapasiteyi artırmaya odaklandı.Ancak yerli ve milli üretim kapasitesinin gelişmeleriyle, askeri harcamaların ekonomik büyüme oranı yıllar içinde düşüş gösterdi. Bu süreci, savunmayı geliştirirken, ekonomiye önemli katkılar sağlandı.Yüksek Maliyetlerden Stratejik Özerkliğe Geçiş
2001 yılında Türkiye'nin savunma harcamaları 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşti ve bu miktar GSYİH'nin %3,6'sına karşılık geldi. O dönemde, savunma sanayisinin büyük ölçüde barındırılabilir olması nedeniyle yüksek oranda barındırılabilir.2002 yılında bu oran %3,8'e kadar yükseldi. Ancak yerli üretimin artmasıyla birlikte, savunma harcamalarının ekonomik kullanımının azalmasıya başladı. 2023 yılında gelindiğinde savunma harcamaları 17 milyarın artmasına rağmen, GSYİH'ye oranı %1,5'e kadar geriledi.Bu düşüş, yerli ve milli teknolojilerin devreye alınmasında büyük rol oynadı. Böylece savunma harcamalarının bütçeye olan yükü hafifledi ve boyutları önemli ölçüde azaldı.Milli Projelerle Güçlenen Savunma Sanayii
Türkiye'nin savunma sanayisinde "millileşme" sürecinde, pek çok üretilebilir askeri, üretken yerli yeteneklerle çalışmayı sağladı. Özellikle insansız hava araçları (İHA), insansız hava araçları (SİHA), zırhlı kara araçları, milli gemiler, füzeler ve radar sistemleri gibi kritik ürünler artık Türkiye'de geliştiriliyor.Bayraktar TB2, Akıncı, Anka ve Aksungur gibi projeler, yerli savunma sanayisinin vitrini haline geldi. Bu projeler, mühimmat, füze, silah sistemleri ve askeri kara araçları gibi diğer ürünlerle desteklenerek Türkiye'nin savunma gücü güçlendirildi. Ayrıca birçok kritik alt sistemin yerlileştirilmesi, genişletilebilmesi, daha da genişletilmesi, savunma sanayisine yeniden özerklik kazandırıldı.Savunma Sanayisinde İthalat Azaldı, Yerlilik Arttı
1970-1979 yılları arasında Türkiye'nin askeri ve savunma harcamalarının %50'si ithalat yoluyla karşılanırken, bu oran 2000'li yıllardan itibaren %10'un belgesine sahiptir. Savunma sanayiinde yerlilik oranı 2002'de %20 iken, 2023 yılı itibariyle %75-80 seviyelerine çıktı.Bu gelişme, sadece ithalat maliyetlerinin azalmasıyla kalmayıp, aynı zamanda yerli üretim teknoloji üretimini artırarak savunma sanayisinde Türkiye'yi daha bağımsız bir aktör haline getirdi.Yerli üretim, savunma üretiminde da görüldü. 2002 yılında 250 milyon dolar olan savunma ihracatı, 2023'te 5,5 milyar dolara yükseldi. Bu büyüme, savunma sanayisinin Türkiye ekonomisine olan katkısının bir niteliği olarak değerlendirildi.Milli Teknolojiler Stratejik Özerklik Sağladı
Yerli ve milli teknolojilerin büyümesi, yalnızca maliyetlerin düşürülmesiyle kalmadı, Türkiye'yi savunma sanayisinde daha bağımsız ve güçlü bir aktör haline getirdi. Özellikle envanterdeki kritik sistemlerin yerli üretime dayanması, bol miktardaki miktarın önemli ölçüde azaltılması ve ulusal güvenliğin pekişmesine katkı sağlanmıştır.Yerli üretimle tanıtılabilen teknolojiler, Türkiye'nin savunma ihracatını artırmayı döviz kazandırdı ve ekonomik katkı sağladı. Bunun yanı sıra, savunma sanayisinde kalkınma projeleri, askeri alanda olduğu kadar ekonomik, teknolojik ve istihdam açısından Türkiye'ye önemli faydalar sağlandı.Savunma sanayisinde "milli hamle", Türkiye'ye sadece askeri alanda değil, ekonomik anlamda da önemli bir güç kazandırarak, ülkenin yeniden yapılandırılması, özerk ve bağımsızlığını sürdürmeye devam ediyor.
2001 yılında Türkiye'nin savunma harcamaları 7,2 milyar dolar olarak gerçekleşti ve bu miktar GSYİH'nin %3,6'sına karşılık geldi. O dönemde, savunma sanayisinin büyük ölçüde barındırılabilir olması nedeniyle yüksek oranda barındırılabilir.2002 yılında bu oran %3,8'e kadar yükseldi. Ancak yerli üretimin artmasıyla birlikte, savunma harcamalarının ekonomik kullanımının azalmasıya başladı. 2023 yılında gelindiğinde savunma harcamaları 17 milyarın artmasına rağmen, GSYİH'ye oranı %1,5'e kadar geriledi.Bu düşüş, yerli ve milli teknolojilerin devreye alınmasında büyük rol oynadı. Böylece savunma harcamalarının bütçeye olan yükü hafifledi ve boyutları önemli ölçüde azaldı.Milli Projelerle Güçlenen Savunma Sanayii
Türkiye'nin savunma sanayisinde "millileşme" sürecinde, pek çok üretilebilir askeri, üretken yerli yeteneklerle çalışmayı sağladı. Özellikle insansız hava araçları (İHA), insansız hava araçları (SİHA), zırhlı kara araçları, milli gemiler, füzeler ve radar sistemleri gibi kritik ürünler artık Türkiye'de geliştiriliyor.Bayraktar TB2, Akıncı, Anka ve Aksungur gibi projeler, yerli savunma sanayisinin vitrini haline geldi. Bu projeler, mühimmat, füze, silah sistemleri ve askeri kara araçları gibi diğer ürünlerle desteklenerek Türkiye'nin savunma gücü güçlendirildi. Ayrıca birçok kritik alt sistemin yerlileştirilmesi, genişletilebilmesi, daha da genişletilmesi, savunma sanayisine yeniden özerklik kazandırıldı.Savunma Sanayisinde İthalat Azaldı, Yerlilik Arttı
1970-1979 yılları arasında Türkiye'nin askeri ve savunma harcamalarının %50'si ithalat yoluyla karşılanırken, bu oran 2000'li yıllardan itibaren %10'un belgesine sahiptir. Savunma sanayiinde yerlilik oranı 2002'de %20 iken, 2023 yılı itibariyle %75-80 seviyelerine çıktı.Bu gelişme, sadece ithalat maliyetlerinin azalmasıyla kalmayıp, aynı zamanda yerli üretim teknoloji üretimini artırarak savunma sanayisinde Türkiye'yi daha bağımsız bir aktör haline getirdi.Yerli üretim, savunma üretiminde da görüldü. 2002 yılında 250 milyon dolar olan savunma ihracatı, 2023'te 5,5 milyar dolara yükseldi. Bu büyüme, savunma sanayisinin Türkiye ekonomisine olan katkısının bir niteliği olarak değerlendirildi.Milli Teknolojiler Stratejik Özerklik Sağladı
Yerli ve milli teknolojilerin büyümesi, yalnızca maliyetlerin düşürülmesiyle kalmadı, Türkiye'yi savunma sanayisinde daha bağımsız ve güçlü bir aktör haline getirdi. Özellikle envanterdeki kritik sistemlerin yerli üretime dayanması, bol miktardaki miktarın önemli ölçüde azaltılması ve ulusal güvenliğin pekişmesine katkı sağlanmıştır.Yerli üretimle tanıtılabilen teknolojiler, Türkiye'nin savunma ihracatını artırmayı döviz kazandırdı ve ekonomik katkı sağladı. Bunun yanı sıra, savunma sanayisinde kalkınma projeleri, askeri alanda olduğu kadar ekonomik, teknolojik ve istihdam açısından Türkiye'ye önemli faydalar sağlandı.Savunma sanayisinde "milli hamle", Türkiye'ye sadece askeri alanda değil, ekonomik anlamda da önemli bir güç kazandırarak, ülkenin yeniden yapılandırılması, özerk ve bağımsızlığını sürdürmeye devam ediyor.